Orta yaş bunalımı

Orta yaş bunalımı (krizi), orta yaşa yaklaşanların, yeni koşullara uyum sağlama sürecinde yaşadıkları bir geçiş yaşları bunalımıdır. Orta yaşın tanımı, kişiden kişiye çok değişir.

Orta yaş bunalımı

Orta yaş bunalımı (krizi), orta yaşa yaklaşanların, yeni koşullara uyum sağlama sürecinde yaşadıkları bir geçiş yaşları bunalımıdır. Orta yaşın tanımı, kişiden kişiye çok değişir. Orta yaş denebilmesi için, ortalama yaşın 47 olduğunu söyleyen bir araştırma olmakla birlikte, bunun 30’lu yaşların ortalarında başladığını, 40’lı yaşların ortalarında sona erdiğini bildiren çalışmalar da vardır. Ancak, genellikle, 40’la 60 yaşları arası orta yaş olarak kabul edilir. Öte yandan, 40’ın 10 yaş altı da, 60’ın 10 yaş üstü de, bakış açısına göre, orta yaş olarak görülebilir.

Herkesin, bu yaşlarda, bir orta yaş bunalımı yaşadığı söylenemez; yapılan çalışmalarda, bu yaşlardaki kişilerin yaklaşık yüzde 25’inin böyle bir bunalım yaşadığı saptanmıştır; ancak yaşayanlar için bu yaşantı çok gerçek ve sıkıntılı bir yaşantıdır.

Yaş almak birçok değişikliği de birlikte getirir. Kişinin birtakım ilişkileri sona erebilir ya da ilişkilerinin niteliği değişebilir. Yaptığı iş giderek ağırlaşıyor olabilir ya da artık beklentilerini karşılayamıyor olabilir. Anababasının ve arkadaşlarının yaşları artık ilerlemiştir, hatta aralarında ölenler bile vardır. Kişi, kendisinin de ölebileceği gerçeğiyle yüzleşmeye başlamış olabilir.

Erik Erikson, insan gelişimini, her birinin içinde temel bir çatışmanın olduğu, sekiz ayrı evreye ayırmıştır. Erikson’a göre, orta yaştaki çatışma, üretkenlikle durağanlık arasındadır. Durağanlık korkusu orta yaş bunalımını tetikleyebilirken; üretkenlik, diğer bir deyişle, gelecek kuşağa bırakabileceklerinin olduğu algısını geliştirme, söz konusu bunalımın çözülmesini sağlar.

Herkesin orta yaş bunalımı birbirinden değişiktir. Orta yaş bunalımının sık görülen nedenleri arasında, orta yaşlı kişilerin giderek daha az çekici olmaya başladıklarını düşünmeleri, yaş almayla ilgili toplumsal birtakım iletilerin olması; kilo alma, vücudunda birtakım ağrıların ortaya çıkması ya da içsel gücünün düşmesi gibi birtakım bedensel değişikliklerin kendini göstermesi; yaşlanma sürecinin kendisinden korkma; ölümden korkma; boşanma ya da kişinin ilişkisinde başka birtakım değişikliklerin olması; kişinin yaptığı işle ilgili, geçmişte olduğundan daha az ya da daha çok ya da yeni birtakım gerekliliklerin doğması; özellikle emekliliğin düşünülmesi ile ilgili olarak parasal birtakım güçlüklerin baş göstermesi; çocukluktan gelen birtakım örselenmişliklerle daha çok uğraşmaya başlama ve kişinin, yaşamının, kendisinin öngördüğünden çok daha değişik bir süreçte olduğunu düşünmeye başlaması gibi etkenler sayılabilir.

Orta yaş bunalımı, daha çok yaşla, yaşlanmayla ya da ölümle ilgili, kaygı duyma, yaşamda artık zorlandığını hissetme ya da düş kırıklıkları yaşama ile kendini gösterir. Kimi zaman, orta yaş bunalımının getirdiği kaygı ve çökkünlüğü gidermek için insanlar yeni bir ilişkiye girebilirler, yeni bir araba alabilirler, yoğun alkol ya da madde kullanmaya başlayabilirler ya da gençliğin canlılığını yeniden yakalayabilmek için yeni birtakım yollara başvurabilir.

Orta yaş bunalımı yaşayanlar, aşağıdaki duyguların ve davranışların bir bölümünü gösteriyor olabilirler:

• İşle ilgili doyumsuzluk: Orta yaş bunalımı yaşayan kişi, işini değiştirmek ya da bırakmak isteyebilir, işyerindeki sorumluluklardan kaçmaya başlayabilir, kendisinden daha genç olan iş arkadaşlarını kıskanmaya ve onların yaptıkları için güceniklikler göstermeye başlayabilir.

• İlişki ile ilgili doyumsuzluk: Kişi, ilişkisinin koşullarını değiştirmek isteyebilir, cinselliğe olan ilgisini yitirebilir ya da cinsel ilgisinde köklü birtakım değişiklikler olabilir.

• Dış görünümüyle ilgili takıntıların başlaması: Kişi, kendisini daha “genç” bir görünüm kazandıracağını düşündüğü giysiler giymeye, değişik birtakım beslenme düzenlerine (diyetlere), daha sık spor yapmaya başlayabilir; yaş almanın belirtilerini azaltmak için birtakım plastik cerrahi girişimleri yaptırabilir.

• Duygusal birtakım sıkıntılar yaşama: Kişi, kendisini daha çökkün ya da oldukça uzun sürelerle boşlukta hissedebilir, daha kolay kızmaya başlayabilir, ölümü daha sık düşünmeye başlayabilir, değerlerini, değer yargılarını ve inançlarını sorgulamaya başlayabilir, düşüncesizce ya da umursamaz birtakım davranışlar sergileyebilir ya da yaşadığı duygusal çalkantılardan kurtulmak için yoğun alkol ya da madde kullanmaya başlayabilir.

Orta yaş bunalımı, kimi insanlarda yalnızca birkaç hafta sürer. Kimilerinde ise yıllarca sürdüğü olabilir.

Kimi çalışmalar, orta yaş bunalımının yaşanması bağlamında, erkeklerle kadınlar arasında da önemli birtakım ayrımlar olduğunu göstermiştir.

Erkeklerin orta yaş bunalımı ile ilgili olarak, basında daha çok, gösterişli arabalar, yeni gönül ilişkileri, saçını boyama, peruk takma ve olağandışı ya da yeni birtakım ilgi alanlarının ortaya çıkması üzerinde durulur. Oysa, erkeklerin büyük bir çoğunluğu için, orta yaş bunalımı, dış görünümle ilgili belirtilerden çok, yaşamda bir anlam bulma ya da yaşamakta artık bir anlam bulamama ile ilişkilidir. Sözgelimi, yaş almanın erkekliğini nasıl etkilediğini, yaşın ilerlemesi ile birlikte ortaya çıkan hastalıkların gücünü nasıl etkilediğini, işinde yeterince başarılı olup olmadığını ve işiyle ilgili verdiği kararların çocuklarıyla ve ailesinin diğer bireyleriyle ilişkilerini nasıl etkilediğini düşünmeye başlayabilir.

Kadınlar, bu dönemde, genç kalma, alımlı ve çekici olma konusunda, kendi içlerinde yoğun bir baskı yaşayabilirler ve eşlerinin daha genç kızlarla ilgilenebileceği konusunda kaygılanmaya başlayabilirler. Ayrıca, kimi kadınlar, orta yaşta çocuk büyütme kararlarının yaşamlarını nasıl etkileyeceğini kara kara düşünmeye başlarlar. Bu yüzden işlerini bırakma eğilimi gösterirler ve kimileri de, daha sonra, bundan büyük bir pişmanlık duyarlar ve çocukları büyüyünce, kendilerini, yaşamdan daha az doyum almış gibi hissederler.

Yapılan çalışmalarda, genel kanının tersine, erkeklerin, kendilerinden çok daha genç olan kızlarla ilişkiye girmek için eşlerini bırakmalarından çok, kadınların bu dönemde eşlerinden ayrıldığı bulunmuştur. Bu dönemde, boşanmaların yaklaşık üçte ikisine kadınların önayak olduğu saptanmıştır. Kadınların, orta yaş bunalımlarını atlatmanın bir yolu olarak boşanmayı seçtikleri oldukça sık görülen bir durumdur. Kadınlar, tek başlarına ya da bir başkasıyla daha mutlu bir yaşam sürebileceklerine inandıkları için; eşlerinin, onların beklentilerini artık karşılayamadığını düşündükleri için; çocukları büyüdüğü, dolayısıyla çocuklarından ötürü bir arada olma gerekliliği artık ortadan kalktığı için ya da kendilerini artık çekici bulmadıkları için boşanma yolunu seçiyor olabilirler.

Yılların hızlı geçiyor olduğunu ve yaklaşık yarısının geçmiş olduğunu düşünmek insana zor gelebilir. İnsanlar, orta yaşlarında, yaşamın amacı, gençliğin bitmiş olması, ölüm, miras gibi konulara ve yaşamda ne denli başarılı oldukları ya da bedensel yeterlikleri gibi alanlara odaklanmaya başlayabilirler.

Orta yaş bunalımı, ruhsal açıdan ileri derecede örseleyici olabilir; ancak bu kişiler psikoterapiden büyük yarar görürler. Terapi sürecinde, kişinin başkalarıyla olan ilişkilerini geliştirmesi, evliliğini sürdürüp sürdürmeyeceği ile ilgili akılcı bir karar vermesi, yaşamında karşılaştığı güçlükler ve düş kırıklıkları ile daha iyi baş edebilmek için donanım kazanması, kendisi için nasıl bir gelecek tasarladığını öngörmesi ve bunun için gerekenleri yapabilmesi için yeni beceriler kazanması, yaşamındaki değişiklikler için bir anlam bulması, kendine yeni birtakım hedefler belirlemesi ve yaşamının denetiminde olduğu algısını geliştirebilmesi gibi alanlarda yardımcı olunmasının yanı sıra artık birer erişkin olan çocuklarıyla nasıl daha iyi bir ilişki kurabileceği konusunda da yol gösterilir…

Kaynak : Boylam Psikiyatri

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow